21 Temmuz 2013 Pazar

[RamazanMutluluğu'3] & Haneler

Bereketli haneler,
Neşeli haneler,
Kalabalık haneler,
Huzurlu haneler,
Mis kokulu haneler,
Büyük haneler.
Dost haneler.

'Hanenizde oruçlular iftar etsin! Sofranızdan ebrar (salih insanlar) yesin! Melekler de size (rahmet ve mağfiret) duasında bulunsunlar!'
[Ebu Davud, Et'ıme 54]

 Aşina olduğum fakat pek kullanmadığım 'hane' kelimesini çok severim. Kelimelere sevgim şüphesiz çağrıştırdıklarından. Hane kelimesinin çağtıştırdıklarını düşündüm; evin halkı, kendine özgü rayihası, misafirlerin giderken gözünde canlanan yemekleri/sofraları, istemsizce uyulan kuralları ve farklı anlamalar ifade eden özel günleri.. Farkettim de; 'bizim hane' ifadesinin barındıkları ne çok.

 Her şeyi kendine özgü olan hanelerin Ramazanı güzelleştirme çabaları da farklı.
 Bizim hanenin Ramazan güzelliği; her defasında komşularımızın eve sığdırdığımız insanlara hayret ettiği büyük iftarlarımız. Annem zaten 'atom karınca' diye anılır da, bu özelliği Ramazan da iyice belirginleşiverir. Kalabalık iftarlarımızda misafirlerimiz bizim haneye özgü yemekleri beklerler, Ramazan gelmeden tembihler başlar; 'Ben kasaba pilavından isterim, ben mantını özledim, paça çorbasından başka çorba yapma.'

 Beni en çok mutlandıran;
 Yaz nimetinin güzelliğiyle yapılan bahçe iftarlarımız.


Beni en çok gülümseten;
Şüphesiz ananem.
'Edaa gızıım icuk gel hele. Senden bi' şey isticem' derken ben anlarım da ne diyeceğini, o baş parmağıyla işaret parmağını birleştirip ağzına götürür. Ben de mutfağın yolunu tutarım. Kahve müptelası ananeciğim.


Beni en çok hüzünlendiren;
Mahallenin yalnız büyükannelerine yaptığımız iftar. Davete yalnız icabet etmek zorunda olmaları, hastalıklarından ötürü tereddütle yemeleri, geçen sene iftarda olan bir tanesinin 'Seneye anneni de çağır.' diyerek ayrılması, ve seneye -yani bu sene- artık çağrılacaklar listesinde olmaması.
Tüm bunlara rağmen hala dünyaya olan bağlılığımız ayrı bir hüzün sebebi.

Bugün Ramazan'13 ve biz sadece Ramazanın ilk 2 günü çekirdek aile olarak iftar yaptık, şükürler olsun.

Misafirli sofralarınız olsun.
Duamız eksik olmasın.
Ramazan'13 1434

18 Temmuz 2013 Perşembe

[RamazanMutluluğu'2] & Zaman Tanzimi

   Ömrümüzden Ramazanlar geçiyor.
   Biri gelip diğeri giderken bize ardında neler bırakıyorlar, şöyle söylemeliyim; biz onların hangi güzelliğini hayatımızın köşelerine yerleştirebiliyoruz?

Evet o şeffaf kutu sevgili ÖSYM'nin bizlere armağanı olan kutu.

Her Ramazan sonrası düşünürüm; bu Ramazan'ın diğerlerinden farkı neydi diye. Alışkanlıklarıma ekleyebildiğim yenilikler mutluluk verirken, yapmayı isteyip yapamadıklarım hüzünlendirir. Oysa Ramazan hayatımıza katacağımız yenilikler için en güzel zamanlardan biridir. Çünkü rutindir Ramazan. Rutinliklerin çoğu zaman canımı sıkmasının aksine, Ramazan'ın rutinliği huzur verir. Sahur seramonileri, aynı saatlerde yemeler, Teravih saatleri, günün bölünmüşlüğü.. İşte tam da bunu söylemek istiyorum, bu rutinliklerin arasına yeni alışkanlıkları katmak bir nebze daha kolay diyorum. 

 Yine productivemuslim.com'da dolanırken, 'productive Ramadan' videolarıyla karşılaştım; karşılaşmayı istediğim şeyi bulmuşcasına sevindim. Ramazana başlarken iki tip müslüman örneği pek hoşuma gitti. Diyordu ki; bir A kişisi olsun bir de B kişisi. A kişisi Ramazan başlangıcında 'Kur'anı hatim edeceğim, yardımda bulunacağım, çocuklara bir şeyler öğreteceğim, namazlarımı zamanında kılacağım' gibi detaylı bir niyet ederken  B kişisi 'Güzel bir Ramazan geçireceğim.' demekle yetiniyor. Hangisinin daha verimli bir Ramazan geçireceğini kesitrmek zor olmasa gerek. 

“Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır...”[Buhari]

Ramazanın ilk 10 gününü geride bırakmış olsak da arda kalan zamanı daha verimli değerlendirebilmek adına detaylı bir niyetim/iz olsun istedim. Elimize kalem kağıdı alıp, neleri eksik yapıyoruz, neleri artırmalıyız düşüncesiyle bir liste olurşturalım, ve bu planın her gün ayrıca detaylanmasına niyet edelim diyorum ben. Bu plan neleri içerebilir:

Sahur Vakti:
- Teheccüd ibadeti Ramazan dışında beni zorlayan ibadetlerden açıkçası. Ama sahura kalkıyor olmamız bunu çok kolaylaştırıyor, bu alışkanlığı yerleştirebileceğimiz bir Ramazan olur inşAllah.
- Kur'an-ı Kerim okumamızın bir kısmını bu vakitte yapabiliriz, gün içinde başka şeylere vakit ayırırken sıkışabiliyor, hem sahurdan sonraki vaktin sessizliğini seviyorum ben.
- Dua ve istiğfar

Gün İçinde:
- Zikir/Tesbih/Esma-ül Hüsna gibi ibadetler başka işlerimizi hallederken bile O'nunla meşgul olabilmek adına güzel şeyler.
- Zamanı bölmek [productivemuslim'de bunu özellikle vurgulaması dikkatimi çekti, yaptığımız ibadeti hissedebilmek için önemli aslında] yaptığın şey için bir vakit belirleyip o zamanı sadece ona ayırmak. 
- Evvabin ve Duha-kuşluk- gibi nafile namazları tam kılamıyorsak, bu konuda daha hassas olmak.

Herkesin eklem yeri kadar sadaka vermesi gerekir. Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah veya Allahü ekber demek birer sadakadır. İyiliği tavsiye etmek, kötülüğe mani olmaya çalışmak birer sadakadır. İki rekat kuşluk namazı kılmak ise bütün bunları karşılar. [Müslim]
-Duha namazı sabah keraat vakti çıktıktan, öğle ezanı okunmadan 45 dk öncesine kadar kılınabilir.-

"Kim akşam namazından sonra aralarında kötü bir şey konuşmaksızın altı rekat namaz kılarsa, (kıldığı bu altı rekatlık namaz) onun için on iki senelik ibadete denk kılınır." (Tirmizi-Salat, 431)

- Kitap okumalarımızı daha ruhumuza hitap eden şeylerden seçebiliriz.


İftar Vakti:
- Öncesinde biraz halsizleşeceğimizden güzel programlar izleyip, not tutarak geçirebiliriz.
- Sofrayı hazırlamak bir şükür vesilesi zaten :)

Teravih:
- Ben teravih namazını farklı farklı camilerde kılmayı seviyorum. Bir önceki seneden daha çok camiide kılma hedefi koyarım kendime. Farklı hocaların ses tonları, farklı dualar, ve farklı mescidlerin bize şahitliği düşüncesi hoşuma gidiyor.

O'ndan alıkoyacaklara uzak, O'na her zamankinden daha yakın olduğumuz bir Ramazan olsun inşAllah!
Şükürlü, tefekkürlü iftarlarımız olsun.
Ramazan'10 1434

16 Temmuz 2013 Salı

Bir Mor Nişan / *E

26 Mayıs 2013'e dair.
Nişan kelimesini yüzükle anmak,
Yüzüğün işaret ettiği anlam,
Geleceğe dair güzellikler.


 Hayalimdeki nişan merasimi öyle büyük, abartılı olmamıştı hiç. Bana göre nişan bir iz/işaret olmaktan öte düğün tadında bir organizasyon değildi çünkü. Ancak, nispeten bizim nişanımız da küçük bir organizasyon olamadı. Sebeplerimiz vardı zira:

 Benim annem 6,babam 4, Evrenin annesi 9, babası 4 kardeş olunca, geniş ailemizi ağırlamak güçleşti. Durum böyle olunca ben de hep görüp özendiğim kır düğünlerinin fotoğraflarına daha detaylı bakmaya başladım. Düğünümüzün müsait olup olmayacağı, açık havada olsa da ben organizasyonla bizzat ilgilenemeyeceğim için, bu hayalimi nişanda gerçekleştirebilirim diye düşünürken, baktım ki bahçenin hali gözümde canlanmaya başlamış. Ve her detayıyla bizzat ilgilenebildiğim bir nişanımız olmuş. Öyle ki artık, son saatlerde 'Eda artık git, tamam biz hallederiz.' diye kızmaya başlayanlar olmuş/tu.


  Fotoğraflarımızın anısı olsun istedim, zaten çok sevdiğim bir ortam olan ananemin evinde çektirdik. Doğallık ve anılara çok fazla değer vermem anılı ve bol gülümsemeli fotoğraflara kavuşturdu bizi.
*Çiçeklerimizi ben hazırladım.


 Hediye olarak mendil dağıtmayı istedim, el emeği olmalıydı; verdiğim değeri bu şekilde ifade edebildiğimi düşündüğümü söylerim hep. El boyaması mendillerimiz dağıtıldı.
*Mendillere dair detayları, ve anıları ayrıca anlatacağım inşAllah.


 Kıyafetim abartılı olmamalıydı, sadelik her zaman güzeldi. Bu sebepten dümdüz bir elbise diktirdim, ve üzerine pelerinimi kendim diktim. Zaten özel gün diye diye verilen kucakla paraya da üzülürdüm. Her şeye bir parça kendinden katmak mutluluktu.


  Düğün/nişan organizasyonlarında şaşalı masalar, kocaman çiçekler, şamdanlar gibi detaylar samimiyetsiz geliyordu, çoğunlukla yabancı bloglarda gördüğüm 'dıy wedding'ler ilhamım oldu çoğu zaman. Bahçeden toplanmış mis kokulu çiçekler -zambaklar, güller-, annemin kavanozlarını kurdelalayarak koyulunca pek tatlı olurlardı. Pazardan aldığım mor parçalar bittabi masa örtüsü olabilir, çuval kumaş da dekor olabilirdi. 

  Mor konseptin nasıl oluştuğunu anımsayamıyorum aslına bakarsanız :) bir kaç şeyi beğenirken elim mora gitti sanıyorum, sonrasında mor olursa tercihim diyerek çok fazla zorlamadan buldum çoğu şeyi.


Nişan hatıralarımız hatıra perdemizin önünde olsun istedik.
Yine pazardan aldığım siyah parça kumaşı boyadım.


 Yüzüklerimiz tepside değil de, yastıkta dursunlar istedim. Ebrar'ımın eline de pek yakıştı.
*Yastığın hallerini de detaylıca anlatacağım inşAllah.


Hayallerimi gerçekleştirmek için yeterince istemem yetiyormuş, ve tabi sevdiklerimin de hayallerimi kabullenip 'Hadi o zaman yap bakalım, biz nasıl yardım edelim?' demesi en büyük desteğimmiş ^^

Hayalsiz kalmayasınız.
Huzurlu sofralarınız olsun!
*Ramazan'8 1434


14 Temmuz 2013 Pazar

[RamazanMutluluğu'1] & Bir Selam


Aylardır bu başlığı yazmayı ve bu günü beklerken.
Bir kpss -key pi es es diye bahsederek sevimlileştirmeye çalıştığım- hali iyisiyle kötüsüyle bitmişken, hayırlar olsun diyoruz ve bu faslı geçiyoruz.

Gelin biz 'Yine gel kalplerimize huzur getir olur mu?' diyerek uğurladığımız Ramazan'ın misafirliğinden muhabbet edelim. Kıymetini bilmek için neler yapabilirizden, iftarlarımızı nasıl bereketlendirdiğimizden, kimleri dualarımıza dahil etmeliyizden bahsedelim. Teravihlerimizi hangi ifil ifil camiide kıldığımızdan, gönlümüzü de serinletebiliyor muyuzdan, 'ben minikken Ramazan' temalı anılarımızdan da bahsedebiliriz sonra. Velhasılı kelam kalplerimize biraz daha dokunalım hep birlikte diyorum.

Anılar biriktirdim yine, paylaşılmayı bekleyen.
Yazmak diyorum, güzel şey.

E o zaman bereketli ve misafirli iftarlar olsun **


**Ramazan'6 1434