31 Ocak 2012 Salı

Pando Kaymakla Kaymaklandık.

  Köy mavisini görünce anlamıştım samimiliğini;
  Kapıdan girerken kokladığım süt kokusuyla emin oldum.

  İstanbul Arka Sokak Lezzetleri kitabında övgüyle bahsedilen yerdi Pando amcanın kaymak-kahvaltı dükkanı. Ve 1894'ten bu yana hizmet verdiği yazılmıştı. Ev arkadaşımla meraklanmamız için yetmişti bu kadarı. Yeni mekanların keşfine pek meraklı sevgili arkadaşımın kararlılığıyla, 'E o zaman yarın sabah gidelim?' dedik.

 87 yaşındaki Pando amca içeri girince buyur etti bizi. Biz sadece bal-kaymakla karnımızı doyuracağımızı düşünmüştük, oysa daha fazlası da varmış. Kahvaltı tabağı aldık bir tane, ve birer tabak bal-kaymak. Ama sahanda yumurta çeşitleri de varmış, fazla gelir diye almadık. Fiyatlar ise normal; biz iki çay, bir kahvaltı tabağı, iki bal-kaymak tabağına 20 TL ödedik. Kaymak çok lezizdi.





Ve günün arda kalanı;






 Kar'lı kapanış :)


 Pando Kaymak Nerede: Beşiktaş'taki Kartal heykelinin oradaki Mado'nun karşısında. Mumcu Bakkal Sokağı sorduk gösterdiler. Dışından da tanınıyor zaten, mavi mavi :)

 Sevgiyle kalasınız..

30 Ocak 2012 Pazartesi

Pazar; Bir Terapi Çeşidi Olsa Gerek

  Pazar gezmeyi ne kadar özlediğimi, ve beni nasıl rahatlattığını farkettiren Salı Pazarına teşekkürlerimle :)

  Hafta içi sevgili okulum olduğu için pazara gidemiyorum. Zaten olan pazar özlemimi sevgili Ololi ve Demetoloji'nin pazar postları had safhaya ulaştırınca, pazara gitmek için final arası gün aramaya koyuldum. Ololi'nin Çarşamba pazarı gezisi kumaş için heyecanlandırırken, Demet'in Kadıköy pazarı gezileri düğme, kurdela gibi sevimli şeyler için heyecanladırmıştı.
  Kış mevsimini sevsem de; insanları alışveriş merkezlerine mahkum bırakmasını, pazarlardan mahrum etmesini sevemiyorum. Çarşamba pazarı hayalimi gerçekleştirememem bu sitemimeme sebep. E Çarşamba'ya gidemediysem Kadıköy'e gitmeliydim. Ve mutlu son; gittim! :)

Pazara 'terapi çeşidi' dememe sebeplerim var tabi ki:

* Mesela; orada rangarenk kurdelaları görünce ve -itiraf etmeliyim ki-fiyatlarını duyunca olan heyecanım, ve mutluluğum çok ayrı bir mutluluk.


   Böyle üç tane kurdela 1 TL'ydi. Tuhafiyelerde 1 metresinin fiyatını düşündüm bir an :)


* Orada 'Hangi renk düğme seçsem ki?'den başka sorunun cevabını düşünmüyor olmak terapi olmasına yeter nitelikte sanıyorum.


* Oradaki düzensizliğin düzeni, renklerin karmaşasının güzelliği başka bir sebep.








* İçten, samimi insanların muhabbetleri, ve 'Dur poz vereyim de beni de çek.' deyip poz veren amcalar başlı başına terapi :)




Ve bize kalanların mutluluğu :)



(Bu düğmelerin de 3ü 1 TL'ydi.)

(Yüzüksever'e 3TL'ye yüzük)

Dipnot 1: Pazarda bana eşlik eden, ve sabreden sevgili arkadaşıma teşekkürlerimi sunmalıyım, ve itiraf etmeliyim ki o olmasa pazar fotoğrafım olmayacaktı :) 1,3,8 numaralı fotoğrafların da sahibesi oluyor kendileri.

Dipnot 2: Ben bazı pazarlara nasıl gidileceğini bilmediğimde internete başvuruyorum. Bu sebeple ben de nasıl gittiğimi söyleyeyim dedim; Avrupa yakasından eğer metrobüse yakın bir yerdeyseniz metrobüse biniyorsunuz, Uzunçayır(Söğütlüçeşme'den bir önceki durak) durağında iniyorsunuz. İskeleye yakınsanız vapurla geçip, otobüs duraklarının orada minibüs durakları  var. Orada soruyorsunuz, yine metrobüsün Uzunçayır durağına giden minibüslerle gidebilirsiniz.

Sevgiyle kalasınız.

Angry Birds'lerle Arkadaş Oldum.

 Tatile girip kayboldum, sebebi ne ola ki? Eve geldim hevesli hevesli, paylaşacağım çok şey var hangisinden başlasam diye düşünürken modemimizin bozuk olduğunu öğrendim, nasip dedim :) Dün itibariyle modemimiz gelmiş olduğuna göre bir yerden başlamalı. Paylaşmayı özler mi insan, özlermiş.
  Ve tatile ancak yapabilirim diye söz verdiğim tişörtlerden ilki; Angry Birds'ler yine kondular tişörtlerime. İlk yaptığım Angry Birds temasından birazcık daha farklı olsun istedim bu kez. :) Bilmem ki nasıl olmuş.



 Tatilde bol bol görüşmek üzere diyorum.
 Hoşça bakın zatınıza :)

16 Ocak 2012 Pazartesi

Bana Bir Rahatlık Yazısı Yazmak Düşer

  Es-Selamü Aleyküüüm,

 Ü'leri falan uzatayım da coşkulu bir giriş olsun, O'nun adıyla başlamanın yanında :)
 Bir üniversite öğrencisi ne zaman rahatlık yazısı yazar, tabi ki finalleri sona erince. Her ne kadar twitter'da bu ilanımı gerçekleştirmiş olsam da, burada da paylaşmadan edemedim. Bu kez baya bir sıkıldım final döneminde, zira neredeyse final ayı olacaktı. 30 aralık gibi çalışmaya başladım ve 16 ocak bitişti. E hal böyle olunca aralarda bir kaç faaliyet yapmadan olmadı (Çizmeli Kedi'e gittim mesela, çok keyifli, gidin derim), 1 hafta geçtiğinde evde ders çalışmadan durmak bile sıkıntı vermeye başlamıştı. Velhasılı kelam öyle böyle, bir final maratonun sonuna gelmiş bulunmaktayız.

  Ve bitiş çok 'yaşasın'lık bir haldi. Sınava giderken yollarda, havada bir parça kar yokkeeen, dönüşte garç gurç etmeye başlamıştı bile yollar :) Sınavda bir an camdan baktıım, 'Aaa!' dedim, sesim fazla çıkacak diye korktum, 3 saatlik sınavıma geri döndüm.

   Kar sevinci yaşayanları eleştiren, bazen küçümseyen bir grup var sosyal medyada. 'Noldu ki şimdi, hiç mi kar görmediniz.' tadında insanlar. Gördük, ama her gördüğümüzde hiç görmemiş gibi şükür içinde sevinebiliyoruz, mutluluk sebeplerimiz var, noldu kıskandınız mı? Güzel şey kar vesselam, çok şükürlü bi'şey. Yağarken kafanızı kaldırıp göğe baktığınızda bu şükür aniden gelecektir, zira o aheng başka hiçbir şeyde yok.

   Karın tadına varın.
   Karı sevin.
   Karın kıymetini bilin.Şükredin.
   He bir de sevgiyle kalın. ^_^