Mektup.
Bazı konularda 'geri kafalı' denilmesine hiç aldırış etmediğim gibi bu konuda da aynı soğukkanlılıktayım. '
Artık mektup mu kaldı.' cümlelerine inat, mektup yazmak inanılmaz derece anlamlı ve eğlenceli benim için.
Mektup, duyguların en saf haliyle kağıda döküldüğü ana şahit,
Mektup, 40 yıl sonra bile seni mutlu edebilecek vefaya sahip,
Mektup, kilometrelerce ötedekiyle aranda patika.
Mektup, çok şey vesselam :)
Karakterlere sığdırılmaya çalışan 'sms'lerle, 'mektup' nasıl karşılaştırılabilir ki? Mektuptaki harfin şekli, yazının düzeni, düzensizliği bile çok şey anlatır karşıdakine, oysa mekanikleşmiş karakterler öyle mi?
Ortaokuldayken, en yakın arkadaşımla(nam-ı diğer
Kankim:) mektuplaşırdık, ne hoş olurdu. Ve her bir mektupta bir süpriz olmalıydı. Bu konuda benim işim kolaydı, O'nun çok sevdiği bir sanatçı vardı, onun posterlerini gözetlerdim, alırdım süpriz olurdu, ama kankim çok zorlanırdı. Benim
'Ben bu sanatçıya hayyyraanım yahu!' dediğim biri hiç olmadığı için sevmediklerimle beni kızdırırdı, işte böyle masum, eğlenceli, duygulu şeydir mektup.
'Mektup' konulu yazıyı yazmana ilham nedir derseniz...
Hayatımda beni en çok duygulandıran mektuplardan birini aldım dün. Kimden biliyor musunuz hem de, erkek kardeşimden. Sizi, benim arkadaşlarımı şaşırttığı kadar şaşırttı mı bilmem ama beni sınav stres, sıkıntı benzeri şeylerin arasında duygulandırdığı kadar, 32 diş sırıtmama da vesile oldu. Yaklaşık 7 yıldır ailemden uzakta yaşıyorum, ama kardeşimin eve gidişlerimde orda olmasıyla, benimle aynı anda onun da uzakta olması ya da aynı anda eve gitmemiz ya da daha da hüzünlüsü, bazen gittiğimde evde olmaması hiç aynı özlem değilmiş şaşırarak anlıyorum bunu bu yıl.
...
Ve ben
bir mektup zarfına neler sığabilirmiş dün öğrendim!
Bir mektup zafı o kadar genişmiş ki, kocaman bir tebessüm, tarif edilemez duygular ve kucak dolusu mutluluk sığarmış.
'Mektup'suz kalmayın derim.